Karayolu ulaşımındaki faaliyetler Ceza Hukuku anlamında izin verilen risk kapsamında değerlendirilse de günümüzde pek çok ölümlü/yaralamalı trafik kazası meydana gelmektedir. Bu bağlamda meydana gelecek ekonomik ve manevi kayıpların hasarının azaltılması için çeşitli trafik sigortaları oluşturulmuştur. Örnek olarak karayolları ‘motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası’, bu sigortayı içeren Avrupa Sözleşmesine dahil seyahat edilebilecek yabancı ülkelerin zorunlu mali sorumluluk sigortası olan ‘Yeşilkart sigortası’, sigortalı araçların uğrayacağı hasarların teminat altına alındığı ‘Kasko sigortası’, seyahat süresince maruz kalınan kazalara karşı ‘otobüs zorunlu koltuk sigortası’ gibi sigortalar verilebilmektedir. Makalemizde özellikle Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ele alınacaktır.

Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Nedir?

Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. Maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”hükmü yer almaktadır. Hükmün lafzından da anlaşılacağı üzere “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası” yaptırmak zorunludur ve geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan araçlar trafikten men edilmektedir. Poliçenin süresi 1 yıl olarak belirlenmiştir, bitme tarihine yakın yenilenmesi gerekmektedir.

Yapılan bu sigortanın kapsadığı faktörler ise; kaza meydana geldiğinde her bir kişi için vefat ve tedavi giderleri, hasar durumunda kazaya dahil olan her bir kişinin tedavi giderleri ayrıca hasar durumunda karşı tarafa ödenecek olan maddi zararların giderlerini kapsamaktadır. Ancak belirtilen bu faktörlerden yararlanılabilmesi için kazaya karışan sigorta yaptırmış kişilerin, belirli yükümlükükleri bulunmaktadır.

Araç sahibi, hasara neden olan her durumu sigorta şirketine bildirmeli ve gereken belgeleri vermelidir. Sigortası bulunan kişi daha fazla tazminat alabilmek amacıyla oluşan zararı ağırlaştırmamalıdır ve hasarın büyümemesi için gereken tedbirleri almalıdır. Maddi hasar oluşan trafik kazalarında ayrıca tutanak da düzenlenmelidir. Sigortacıya başvuru için KTK 97. maddeye göre “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Bu yazılı başvuru yapılmamışsa dava şartı eksik olduğundan açılacak tazminat davaları usulden reddedilmektedir. KTK’nın 99. Maddesine göreyse “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.”

Kavramsal Farklar Ve Hukuki Çözümleri

Sigortanın yapılmasının amacı, motorlu araçların karayollarında işletilmesi sırasında bir kimsenin zarara uğratılmasında o aracı işletenin 3. Kişilere karşı sorumluluğunun karşılanmasıdır. Yani işletenin kendisine gelen hasar veya zararlar sigorta kapsamına dahil edilmemiştir. Bu bağlamda sigortayı yaptırmakla yükümlü kılınan “işleten” kavramı da açıklanmalıdır.

KTK madde 3 hükmünde işleten; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olarak tanımlanmıştır. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse de işleten sayılacağı ifade edilmiştir. Yani motorlu araç işletenin sorumluluğu kusura dayanmayan tehlike sorumluluğu olarak düzenlenmiştir. Sürücü ise aynı madde hükmünde karayolunda, motorlu veya motorsuz bir aracı veya taşıtı sevk ve idare eden kişi olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla kanunda da tanımlandığı üzere sürücü ve işleten kavramları birbirinden ayrılır ve farklı hukuki sonuçları bulunmaktadır. Genellikle aracı işleten ve sürücü aynı kişi olsa da aksi de mümkün olabilmektedir. Bu durumda hukuki problemler gündeme gelebilmektedir. Esasen bu problemlerin önüne geçilebilmesi için yalnızca işleten için değil; sürücü ve işletene ayrı ayrı sorumluluk yüklenecek trafik sigorta poliçeleri yaptırılabilir. Kaza sonucundaki kusur tespitine göre de uygun olan poliçe uygulanmalıdır. Bu açıdan kazalarda kusurların doğru şekilde incelenmesi ve kazaya sebebiyet verenin sorumlu tutulması hedeflenmelidir.

Ayrıca KTK 92 hükmünde zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar sayılmıştır. Bu hükümde araç sürücüsünün sigorta kapsamı dışında olduğu belirtilmemiştir. Dolayısıyla araç sürücüsü kaza sırasında zarar görmesi durumunda sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkı saklıdır. Ancak sürücünün kusurlu olması halinde ya da araç sahibi ve sürücüsünün aynı kişi olması durumunda sürücü, sigortadan yararlanamamaktadır. Bu konuda verilen bir karar örnek verilebilir. Sürücü ve yardımcıları görevli oldukları aracın trafik sigortasından yararlanabilirler. Zorunlu trafik sigortasında sigortacı, işletenin hukuki sorumluluğunu üzerine almıştır. Sürücü veya yardımcıları, zorunlu mali sorumluluk dışında kalmadıklarından, bunlar da, işletenden tazminat isteğinde bulunabilirler. Bu nedenle kazada araç sürücüsü ölmüş ise, sigorta şirketinden tazminat bedeli istenebileceği gibi, ölen sürücünün belli oranda kusurlu olması, sigortacının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. (11.H.D. 17.4.1995.)

İşletenin KTK hükümleri uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında tutulmuştur. Yani bu durumda işleten, sürücüye rücu ettiği takdirde zarardan sigortacı sorumlu olmamaktadır.

Sigortalı aracın işletenin değişmesi durumu da KTK 94 hükmünde düzenlenmiştir. Eğer sigortalı aracın işleteni değişirse 15 gün önceden sigortacı bilgilendirilmelidir. Sigortacının bu 15 günlük süre içerisinde sözleşmeyi feshetme imkanı bulunur. Yani işletenin değişmesi durumunda sözleşme kendiliğinden sona ermez.

Son olarak KTK 98 hükmü ele alınacak olursa bu hükümde yapılan değişiklikle beraber trafik kazalarından zarar gören 3. kişilere tedavi giderleri ödeme yükümlülükleri Sosyal Güvenlik Kurumuna bırakılmıştır. Sözkonusu bu değişiklikle sigortacıların sorumluluğu açısından tedavi giderlerinin kapsamı oldukça daraltılmış, yükümlülükleri yalnızca hastane masraflarıyla sınırlandırılmıştır. Bu durum eşitlik ilkesine de aykırıdır. Trafik kazası sorumluları olarak belirtebileceğimiz işleten, sürücü gibi kişilere geniş kapsamda sorumluluk yüklenirken sigorta şirketlerinin sorumluluk kapsamı daraltılması adil bir sonuç oluşturmamaktadır.

Av. Begüm GÜREL (LL.M) &Hukuk Fakültesi öğrencisi Ceren Özcan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed

Menü